Kovulmuş şeytanın şerrinden Rahmân Rahîm Allah'a sığınırım
 |
2.Bakara Sûresi 135-141. Âyetleri |
135 Onlar dediler ki: "Yahudileşin ya da Hıristiyanlaşın ki doğru yolu bulasınız!"256
De ki: "Hayır, biz dosdoğru yol üzere bulunan İbrahim Milleti'ne mensubuz; üstelik o Allah'tan başkasına ilâhlık da yakıştırmazdı."
136 Deyiniz ki:
"Biz Allah'a inanırız; bize indirilene, İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a ve onların (iman) soyundan gelen (peygamberlere) indirilenlere;
Musa'ya ve İsa'ya verilenlere; yani257 tüm nebilere Rablerinden verilenlere inanırız; onları birbirinden ayırt etmeyiz:
zira biz sadece O'na teslim olanlarız.258
137 Eğer onlar sizin inandığınız gibi259 inanırlarsa, işte asıl o zaman doğru yola girmiş olurlar. Yok eğer bundan kaçınırlarsa, o zaman ayrımcılık çıkarıp sapan onlar olmuş olur.260 Onlara karşı, (tam zamanında) Allah sana yetecektir: zira O'dur (içinizden geçen dilekleri) işiten, (niyetlerinizi) ayrıntısıyla bilen.
138 Allah'ın boyasına (gelin), Allah'ın!..
Kim Allah'tan daha güzel boya vurabilir ki?
İşte biz, (bunun için) yalnızca O'na kulluk ederiz.261
139 (Kitap Ehli'ne) de ki: Allah hakkında bizimle tartışacak mısınız?262
Hâlbuki O bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbinizdir;
bizim yaptıklarımızın sorumluluğu bize, sizin yaptıklarınızın sorumluluğu size aittir:
biz varlığımızı sadece O'na adadık.263
140 Yoksa siz "İbrahim, İsmail, İshak, Yakub ve onların neslinden gelenler Yahudi ya da Hıristiyan'dılar mı demek istiyorsunuz?264 Söyle onlara: Siz mi daha iyi biliyorsunuz, yoksa Allah mı?! Kendisine Allah'tan gelen bir şahitliği gizleyenden daha zalim kim olabilir?265
Ama Allah yaptıklarınızdan gafil değildir.
141 "Öncekiler bir ümmettiler, gelip geçtiler:
Onların işledikleri kendilerine sizin işledikleriniz de size aittir;
ve siz onların yaptıklarından asla sorumlu tutulmayacaksınız."266
Dipnotlar
256 Zımnen: Onlar Tevrat ve İncil'e Hz. Musa ve Hz. İsa'yı gönderen Allah'a çağırmak yerine kendilerine çağırdılar. Burada "Yahudileşin" ya da "Hıristiyanlaşın" biçiminde çevirdiğimiz kelimeleri "Yahudi olun" ya da "Hıristiyan olun" şeklinde çevirmek de mümkündür. Lâkin bu tür bir çeviri âyetin amacına uygun düşmemektedir. Çünkü
1) Onlar burada Müslümanları Tevrat'a ya da İncil'e imana davet etmediler; zaten Tevrat'a ve İncil'e iman etmek Müslüman olmanın şartalrından biridir.
2) Hz. Musa ve Hiz İsa'ya inanmaya da davet etmediler: çünkü Musa ve İsa Kur'an'ın tasdik ettiği ve Müslümanların iman ettiği iki peygamberdir. Onları inkâr eden de Müslüman olamaz.
3) Kitap ehli söz konusu çağrıyı Hz. Musa ve Hz. İsa'ya tabi olmaya da yapmamaktadır. Çünkü, Kur'an zaten Hz. Peygamberi onları yoluna uymaya çağırmıştır (6:90). İşte bütün bunlardan dolayı Yahudilerin ve Hıristiyanların bir kitaba, bir şeriata, bir peygambere değil "yahudileşmeye" ve "hıristiyanlaşmaya" çağrıdır. Fâtiha'nın diliyle: "gazaba uğrayanların" ya da "sapıtlanların" yoluna çağrı. Yahudileşme için bkz: Yahudileşme Temayülü, İstanbul -1995 ve Hıristiyanlaşma için bkz: Üç Muhammed, İstanbul-2001, s.43-63.
257 Vav'ın tefsiriyye vurgusuyla.
258 Zımnen: Ey bizi kendilerine çağıranlar, biz sizin bu çağrınıza karışlık sizi kendimize çağırmıyoruz. Biz size "bizim gibi olun" da demiyoruz. Biz herkesi ışığın kaynağına çağırıyoruz. Bunu yaparken "siz-biz" ayrımı yapmıyoruz. Biz tüm vahiylere tüm peygamberlere hiçbir ayrımcılık yapmadan inandığımızı ilan ediyoruz. Ama sizin ne birbirinizin değerlerine ne de bizim değerlerimize inanıyorsunuz. Şimdi söyleyin: Kimin çağrısı daha tutarlı, daha insânî ve doğru? Bakara 62 ve Mâide 69, bu âyet ışığında anlaşılmalıdır.
259 Kitap Ehli'nin kendi değerlerine dahi aslına sadık bir biçimde inanmadıklarını îmâ eder. Onların problemi sadece eksik inanmak değil, aynı zamanda inanç esaslarını da tahrif etmekti. Bu ikinci problem sürdüğü sürece birincisinin çözümü hiçbir şeyi değiştirmeyecektir. Yani onlar da hiçbir ayrım gözetmeden tüm değerlere inandıklarını beyan etseler dahi, bu kez şu soru gündeme gelecektir: Gerçekten Kitab'a mı uydular, kitabına mı uydurdular?
260 Zımnen: İmanınız hakkında sizin ne dediğiniz değil, Allah'ın ne dediği önemlidir.
261 Zımnen: Ey Hıristiyanlar! Yeni doğan bebeleri doğuştan günahkâr addedip de vaftiz kazanına daldırmak yerine, insana doğuştan Allah'ın vurduğu fıtrat boyası olan İslam'a gelin! İnsan annesinden günahıyla birlikte doğmaz, ama sorumluluğuyla birlikte doğar?
Sıbğatullah "fıtratallah" olarak anlaşılmalıdır. Boyaların hası Allah'ın boyasıdır; Allah'ın boyası "fıtrat", yani insanın doğasıdır. Fıtrat, insanı doğasına Allah'ın döşediği muhteşem alt yapıdır. İnsanın tek doğal boyası budur; onun üzerine sürülen tüm boyalar sentetiktir. Zımnen: Müslüman olmak bir başka boyayla boyanmak değil, sentetik boyaları atıp kendi öz boyasına dönmektir. Bu yüzden İslâm'a dönüş öze dönüş, kendine geliştir.
262 Zımnen: Siz ey Allah'ın kendilerine soylarından, boylarından, mensubiyetlerinden dolayı özel muamele edeceğini savunanlar! Yalnızca bir zümrenin değil, âlemlerin Rabbi olan Allah'ın yargısını tartışacak mısınız?
263 Bir önceki âyetle birlikte zımnen: Allah'ın vurduğu rengi tartışmak, Allah'ı tartışmaktır: Bunu anlamıyor musunuz?
264 Zımnen: Tüm peygamberler müslümandır. Yedi kıraat imamından üçü yekûlûne okumuşlardır. Bu durumda şöyle olur: "..demek istiyorlar?" Taberî'nin saydığı bu okuyuşun bir üstteki âyetle üslûp ve kip açısından daha bir örtüştüğünü söyleyebilirz.
265 Burada gizlediği ifade edilen "tanıklık", Hz Peygamber'in geleceğine dair Kitab-ı Mukaddes'te yer alan atıflardır. Bu bilginin gizlendiğine dair atıflar 42 ve 76 âyetlerde de yer almıştı (Ayrıca krş: âyet 147).
266 Bu âyet 134. âyetle lafzen aynı, lâkin bağlam ve vurgu olarak farklıdır. âyet 134 atalarla övünmenin yerildiği âyetlerin hemen ardından gelmişken, bu âyet Yahudilerin atalarının kendilerine bildirilen hakikate karşı işledikleri cinayeti hatırlatan âyetin hemen ardından gelmiştir. Dolayısıyla 134. âyet ataların yaptığın iyiliklerin kişinin erdemine hiçbir şey katmayacağı vurgusunu, bu âyet ise ataların yaptığı kötülüklerden çocuklarının sorumlu tutulmayacağı vurgusunu taşır.