Kovulmuş şeytanın şerrinden Rahmân Rahîm Allah'a sığınırım
71 De ki: "Biz, Allah'ı bırakıp da bize ne faydası dokunan ne de zarar veren şeylere mi yalvaralım?
Ve tıpkı "bizimle gel!" diye kendisini doğru yola çağıran arkadaşları dururken şeytanların ayartmalarına kapılıp dünyevi zevklerin peşine tutkulu bir biçimde takılan kimse gibi, Allah bizi doğru yola ilettikten sonra topuklarımız üzerinde gerisin geri mi dönelim?"
De ki: "Hiç şüphe yok ki yegâne rehberlik Allah'ın rehberliğidir59 ve biz Âlemlerin Rabbine kayıtsız-şartsız teslim olmakla emrolunduk;
72 ve namazı hakkını vererek kılmak60 ve O'na karşı sorumluluk duymakla..."
Çünkü sonunda huzurunda toplanacağınız varlık yalnızca O'dur.
73 Zira gökleri ve yeri gerçek bir amaca mebni olarak yaratan O'dur.
Çünkü sonunda huzurunda toplanacağınız varlık yalnızca O'dur.
73 Zira gökleri ve yeri gerçek bir amaca mebni olarak yaratan O'dur.
O ne vakit "Var ol!" derse, (varlık) hemen var oluş sürecine girer: O'nun sözü (sanal değil) tahakkuk eden som gerçekliktir.61
Ve Sur çalındığında, otorite yalnızca O'na ait olacaktır.
O gerçekliğin algılanamayan kısmını da, algı kapsamına giren kısmını da bilendir:
O her hükmünde tam isabet edendir, her şeyden haberdar olandır.
Dipnotlar
59 Nahivcilere göre bu ibaredeki el-hudâ haber, hudallah ise mübtedadır. Bu yaklaşım bir ifadenin gramerini mânasına önceleyen bir yaklaşımdır. Her tür hidayetin Allah'a atfı Kur'an'daki uluhiyet anlayışına en uygun olandır ve bunun için de hudallah terkibini haber, el-huda lafzını ise mübteda olarak okumak Kur'an'ın genel üslûbuna daha uygun düşmektedir.Arap dilinin büyük otoritesi Sîbeveyh (ö. 180/769) el-Kitab'ında şöyle der: "Nahivcilerin çoğunluğu bir ifadenin gramerini düzelteceğim diye anlamını göz ardı ederler. Hâlbuki sözün anlamı irabından çok daha önemlidir." İbn Hişam da şöyle der: " Metnin irabını gözeten dilciler mânanın gereğin göz ardı ettiler" (Nakl: İtkân II, 261). Nahivcilerin ön kabulleri dışına çıkmak zorunda kaldığımız çeviri örenklerimizin gerekçesi budur.
60 Teslimiyet insanın Allah'a karşı esas duruşu, namaz bu duruşun pratiğidir (Salât için bkz: 87:15, not 15).
61 Kavluhu'l-hakk, maddî dünyanın sanallığına dair eşyanın hakikatini yok sayan tüm spekülatif yaklaşımları kökten dışlayan bir ifadedir.
60 Teslimiyet insanın Allah'a karşı esas duruşu, namaz bu duruşun pratiğidir (Salât için bkz: 87:15, not 15).
61 Kavluhu'l-hakk, maddî dünyanın sanallığına dair eşyanın hakikatini yok sayan tüm spekülatif yaklaşımları kökten dışlayan bir ifadedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder