Sayfalar

18 Nisan 2017 Salı

25.Furkân Sûresi 60-77. Âyetler

Kovulmuş şeytanın şerrinden Rahmân Rahîm Allah'a sığınırım

60 Bir de kendilerine
"Yalnızca Rahmân olana secde edin!" denildiğinde,
"Rahmân da neymiş?
74
Ne yani, şimdi sen bize neyi emredersen ona boyun mu eğeceğiz?"
 derler; 

üstelik bu onların kaçışını daha da artırır. 
61 Göğe büyük yıldız kümeleri serpiştiren, 
yine oraya (güneş gibi ) bir ışık kaynağı
ve ay (gibi) bir ışık yansıtıcı
75 yerleştiren Allah
ne yüce bir bereket kaynağıdır!

62 Ders almak,
ardından
76 şükretmek isteyen kimseler için
geceyi ve gündüzü birbirinin peşine takan da O'dur.

63 Rahmân'ın has kulları olan kimseler,
yeryüzünde vakarlı bir tevazu ile yürürler
ve cahillerle muhatap olduklarında
"Selam!"
77 der (geçer)ler.78

64 Yine onlar,
gecelerini Rablerinin huzurunda secdeye vararak ve kıyama durarak geçirirler.
79

65 Ve onlar
"Rabbimiz! derler,
"Cehennem azabını bizden uzak  eyle!
Çünkü onun azabı oldum olası
80
pek zorlayıcı, pek şedittir:
66 gerçekten de o pek kötü bir ikametgâh, 

pek fena bir makamdır. 
67 Ve onlar ki, infak ettikleri zaman 
ne düşüncesizce saçıp savururlar 
ne de pintilik ederler; 
zaten bu ikisi arasındaki bir yol dengeli bir tavırdır.81
68 Yine onlar ki: 

Allah'la beraber bir başka ilâha yalvarıp yakarmazlar; 
meşru ve haklı bir gerekçeye dayanmaksızın82 
Allah'ın dokunulmaz kıldığı cana kıymazlar; 
zina da etmezler!
Zira, her kim bunları yaparsa günaha batmış olur 

69 Kıyamet günü'nde onun terkedilmişlik acısı83 da kat kat olur 
ve orada onursurca (tek başına) kalakalır.
70 Ancak kim dönüş yapar, 

(yürekten) inanır 
ve sorumlu davranırsa, 
Allah işte böylelerinin kötü gidişatını iyi gidişata tebdil edecektir; hem zaten Allah tarifsiz bir bağışlayıcı, 
eşsiz bir merhamet kaynağıdır. 
71 Kaldı ki her kim dönüş yapar ve sorumlu  davranırsa, işte sadece böyleleri Allah'a gereği gibi yönelmiş sayılacaktır.
72 Yine onlar ki: 

yalan ve sahte olandan yana 
şahitlik etmezler; 
yararsız ve anlamsız olan şeylerle karşılaştıklarında da vakarla geçip giderler.84
73 Yine onlar: 
Rablerinin âyetleri hatırlatıldığı zaman, 
sağırlar 
ve körler gibi 
(dinleyip anlamadan) üzerine üşüşmezler.85
74 Ve onlar derler ki: 
"Rabbimiz! 
Bize göz aydınlığı olacak eşler 
ve nesiller ver 
ve bizi muttakilere önder eyle!"
İşte böyleleridir 

zorluklara göğüs germeleri sebebiyle 
cennet köşkleriyle86 ödüllendirilecek kimseler; 
hem oraya esenlik87 ve hayat bahşeden tarifsiz bir mutluluk tebriğiyle buyur edilecekler!88 
76 Onlar orada ebedi kalacaklar: 
o ne güzel bir ikamet mahalli ne kutlu bir makamdır.89
77 (Ey rasûl) de ki: 
"Eğer duanı olmasaydı 
Rabbim size niçin değer verecekti ki?"90
(Kâfirlere91 de ki): 
"Sonuçta siz de yalanlamış bulunuyorsunuz: 
bundan böyle (inkarınız) sizin yakanızı asla bırakmayacak!"92 

Dipnotlar:

74 İnkârcı muhatapların Allah'ın "rahmân" ismine ve bu ismin içeriğine yönelik saplantılı tavarılarına ilişkin bkz: 13:30 ve 21:36, ilgili notlar. Rahmân Sûresi,bu soruya cevap olsa gerektir.
75 Hem "başkası tarafından aydınlanan nesne" hem de "başkasını aydınlatan özne" anlamına gelen munîrin, çift boyutlu dilsel yapısna dayanarak. (Krş: 10:5, not 11)
76 Lafzen: "veya..." Burada bir tercih bildirmekten çok ardışıklık ifade etse gerektir.
77 Buradaki selam "karşılama" değil "veda" selamıdır.
78 İdeal mü'minin özelliklerini beyan eden bu âyetlerle (63-75), yukarıdaki 61-62. âyetler arasında derin bir ilişik vardır. İdeal mü'min ya güneş gibi etrafına ışık ve hayat kaynağı olur, ya da ay gibi bir kaynaktan ışık yansıtır. Güneş gündüzün kaynağı, ay gecenin ışığı ve rehberidir. Hz Dâvut ve Hz Süleyman gibi insanlığın gündüzünde gelmeyip de Hz. Zekeriyya ve Hz. Yahyâ gibi insanlığın gecesinde gelenler zamanı mazeret olarak sunamazlar. Eğer Allah'lı ve anlamlıysa sultan olmakla kurban olmak arasında fark olmamalıdır.
79 Zira, içinden aydınlanmayan dışını aydınlatamaz.
80"Oldum olası", kâne yardımcı fiilinin bu bağlamdaki en uygun açılımı.
81 Harcama ahlâkıyla ilgili bu dengeli tavrın dile geldiği bir başka âyet için bkz: 17:29. "Düşüncesizce saçıp savurmak", veren el iken alan el durumuna düşürecek bir ölçüsüzlüğü ifade eder.
82 Krş 6:151;17:33.
83'Azabın kök anlamı için bkz 68:33, not 29. Buradaki azabı kelime anlamı olarak almamızı gerekli kılan bir çok âyetten işte bir "Kim (Allah'ın huzuruna) ürettiği iyi bibr değerle gelirse, yaptığının on katını kazanacaktır: ama kim de ürettiği kötü bir değerle gelirse onun aynısıyla cezalandırılacak ve hiç kimseye haksızlık yapılmayacaktır (6:160; 40:40 ve 41:27, ilgili notlar).
84 Cümle başındaki vav harfi burada "dahi" anlamına gelen "da" işlevi görmektedir. Lağv, amacı gerçekleştirmede herhangi bir işlev üstlenmeyen her şey (Krş 233, not 5).
85 Mücahid'in açıklamasına dayanarak (La yefkahûne ve lâ yesme'ûn) (Taberi). Zımnen: İlâhi mesaja karşı olağanüstü bağlılık ve saygı gösterisi yaparlar, fakat onun ne dediğini anlamaya dinlemey yanaşmazlar (Krş Zemahşeri ve ondan iktibasla Râzî). Sahabe bu durumu Kur'anı yastık edinmek olarak nitelendirmişler ve lâ yutevessedu'l-Kur'an (Kur'an yastık edinilemez) demişlerdir.
86 Ğurfe, burada ve 29:58,34:37'de "cennetin yüce köşkleri"anlamına gelir (Râğıb).
87 Tahiyye buna benzer bağlamlarda "esenlik" anlamına gelir.
88 Selam'ın "mutluluk tebriği" anlamıyla ilgili bkz. 19:62.
89 66. âyetteki cehennemliklerin zıddına.
90 Bu âyet, çatısını değiştiren bir biçimde "De ki: (Allah'tan başkasına) duanız olmasa Rabbim sizi niçin cezalandırsın? şeklinde anlaşılabilir mi? Allahu a7lem hayır. Bu yorumun tek yararı bir sonraki âyetle uyum sağlamasıdır. Ama bu "uyum", uğruna ödenen bedelle mütenasip değildir. Zira 'abee (el'ıb) kelimesinin "yük, değer, kıymet" dışında ayrıca bir "ceza"manası yoktur. Buna ilaveten "Allah'tan başkasına" gibi metinde olmayan bir takdir gerektirir. Dua insanın Allah karşısındaki esas duruşudur. âyet duanın insanın varlık sebebi olduğunu söyler. Bu yüzden "dua ibadetin iliğidir." Zımnen: Dua etmek, bizatihi kabul olmuş bir duadır. Ey insan! Duanın kabul olup olmadığı değil, dua edip etmediğine bak! Zira dua eden kalp Allah'la diyalog halindedir.
91 İbn Abbas'a dayanarak (Taberi).
92 Veya: "Eğer kulluğunuz olmasaydı..." Son iki âyette dua ile yalanlama zıt kuttuplarada durmaktadır. Zımnen: Allah'a dua temke O'nu tasdik etmenin, duadan kaçmak ise O'nu yalanlamanın tezahürüdür.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder