Sayfalar

14 Nisan 2017 Cuma

20.Tâhâ Sûresi 1-8. Âyetler


Kovulmuş şeytanın şerrinden Rahmân Rahîm Allah'a sığınırım


1 EY İNSAN!1 2 Biz bu ilâhi hitabı sana zorluk çekip mutsuz olasın diye indirmedik;2 3 yalnızca Allah'ın sevgisini yitirmekten korkan kimselere bir uyarı olsun için (indirdik):3 4 yeri ve yüce gökleri yaratan Zat tarafından indirilmedir bu! 5 O rahmet kaynağı ki, mutlak hükümranlık makamına sadece O kurulmuştur.4 6 Göklerde, yerde, bunların arasında ve toprağın bağrında5 ne varsa O'na aittir.

7 Düşünceni6 ister yüksek sesle dile getir (ister getirme); unutma ki O, gizli (düşünceleri) bildiği gibi, ondan daha gizli (duyguları) da bilir.7 8 Allah... O kendisinden başka ilâh bulunmayandır; en güzel nitelikler, tüm mükemmellikler yalnızca O'na mahsustur.8

Dipnotlar
1tâhâ'nın 'Akk lügatinde "ey insan mânasında kullanıldığını söyler. Başta Ferrâ olmak üzere, Kûfe dil okulu da bu görüştedir. Bazı müfessirler tâ-hâ'nın mukatta'at harflerinden olduğu görüşündedir. Basra dil okulu ve onun ünlü ismi Ebu Ubeyde, ısrarla bu görüşü savunur. Fakat Taberî, eski Arap şiirinden verdiği örneklerle karşıt görüşü çörütür. Hiç kuşkusuz buradaki "ey insan" hitabı ilk muhatabın şahsında vahye muhatap olan her insandır.
2 Teşkâ, "saadetin zıddı anlamındadır (Rağıb). Yalınkat bir "meşakkat" değil, "mutluluğu azaltan" ya da "yok eden" vurgusu taşır. Zımnen: Ey insan, Biz Kur'an'ı senin mutluluğun için indirdik!
3 Haşyet için bkz: 2:74 not 181; 10:62, not 83. Allah'tan korkmak, korku terbiyesine sahip olmaktır. Korkuya tutsak olmamanın en iyi yolu budur. İnsanın korkusunu sadece Allah istismar etmez. Bir önceki âyette bahsedilen mutluluğa ulaşmanın bedeli işte bu haşyettir.
4 'Arş, "otorite ve hükümdarlıktan" kinayedir. Kur'an'da Allah'ın geçtiği her yerde âlemlerin yaratılışıyla ilgili bağlamlarda kullanılır (Bkz: İtkan III, 145).
5 İlk anlamı "nemli toprak" olan serânın bağrında sakladığı canlı  ve organik dünyayı çağrıştıran vurgusu çeviriye "bağrında" karşılığı ile yansımıştır.
6 Kavl bu bağlamda "düşünce" vurgusu taşır (Krş: 18:39)
7 Sırr, insanın "bilip de gizledikleri" olduğuna göre, "daha gizli-saklı anlamına gelen ahfâ, sırdan daha derinde olmalıdır. Âyetin girişiyle birlikte ele aldığımızda birinci tür gizleri dile getirilmesi kolay olan düşünceye, ikincisini dile getirilmesi çok daha zor olan duyguya hasretmek yanlış olmayacaktır. Zımnen: Allah seni senden iyi bilir ve bu yüzden seni senin şerrinden de korur.
8 el-Esmau'l Husnâ kullanıldığı dört yerde de tahsis lâm'ı ile gelir. Mükemmelliğin Allah'a mahsus olduğunu ifade eder (diğerleri için bkz: 17:110; 7:180 ve 59:24). Terkipteki esmânın tekili olan isim, vesm (işaret) ve sumuv (yücelik) köküne nispet edilir. Birinici ilâhî esamnın teşbîhî boyutuna, ikincisi tenzîhî boyutuna delâlet eder. "Yüceltme" mânasındaki sumuv, aslında soyutlamayı da ifade eder. Zira soyutlama, şeyleri idrak düzeyine yüceltmedir. Elbet bu içkin varlıklar için geçerlidir. Ama sonsuz ve Mutlak Varlık Allah hakkında konuşmanın önündeki en büyük engel dildir. Dilin katı mekaniği, Mutlak varlık hakkında konuşmayı sınırlar. Bunu aşmanın tek yolu vardır: mecaza başvurmak. İşte vesm kökü burada devreye girer ve Allah'ın esmasının O'nun niteliklerine ancak mecazen delâlet edebileceğine işaret eder. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder