Sayfalar

15 Mayıs 2017 Pazartesi

11.Hûd Sûresi 12-14. Âyetler

Kovulmuş şeytanın şerrinden Rahmân Rahîm Allah'a sığınırım

12 Ve Sen (Ey Nebî!) Onlar "Onun üzerine bir hazine indirilmeli değil miydi?" ya da "Onunla birlikte bir de melek gelseydi (ya)!" diyorlar diye için daralacak, belki de bu yüzden sana indirilen kimi vahyi terk edeceksin!20
Unutmaki sen sadece, kendini uyarmaya adamış birisin! Allah ise, her şeyi en ideal mânada koruyan bir otoritedir.21
13 Yoksa "onu o uydurdu" mu diyorlar? 
De ki: "Madem öyle, eğer dürüstseniz haydi Allah dışında gücünüzün yetip elinizin erdiği herkesi yardıma çağırın; siz de onun seviyesinde 'uydurulmuş'(!)22 on sûre getirin de (görelim)!23 
14 Fakat, eğer onlar sizin çağrınıza cevap veremezlerse; o zaman bilin ki (Kur'an vahyi) yalnızca Allah'ın ilmiyle indirilmiştir; 
yine (bilin ki) O'ndan başka ilâh yoktur; 
Değil mi ki, artık sizin O'na kayıtsız şartsız teslim olmanız gerekir?

Dipnotlar
20 Fe elaalleke, bir "ihtimali" ifade eden İlâhi bir eleştiridir. Bu, "kimi vahiylerin terk edilme" ihtimalidir. Nebi'ye Vekîl olanın kedisi değil Allah olduğu söylenerek bu ihtimal ortadan kaldırılmıştır. Hz Peygamber'in göğsünü daraltan ve saçlarını ağartan, yalnızca kendi başına karşılamaktan âciz olduğu Mekkelilerin mucize talepleri değildir. Aksine, geçmişte mucize talep eden tüm inkârcı toplumların gelen mucizeye rağmen iman etmediklerini, bunun sonucunda da geriye dönüşü mümkün olmayan bir helâk sürecine mahkûm olduklarının biliyor olmasıdır. Söz konusu toplumların helâki, bir film şeridi gibi bu sûrede de aktarılacaktır. Bu örneklerin tamamında da süreç aynıdır:
Peygamber gönderilir. Toplum mesajı inkâr ederek mucize ister. Mucize verilir ve toplum mucizeyi yalanlar. İlâhî ceza geri alınmaz bir biçimde  kesinleşir ve infaz süreci başlar. Bu arada ahlâkî kokuşma toplumu ayakta tutan tüm unsurları yok ederek ölümcül bir hastalık gibi sosyal bünyeyi çepeçevre kuşatır. Çöküş kaçınılmaz olur. En sonunda toplum yeryüzünden silinip gider. İşte Hz Peygamber'in içini daraltan Mekke İnkârcılarının da kendilerini bu geriye dönülmez helâk sürecine sokacak sorular sormaya başlamalarıdır. Böyle başlayan bir sürecin feci sonunu bilmek, Resulullah'ı tedirgin etmektedir.
21 Zımnen: Vekil değil nezîr ol! Allah adına taahhüt altına girme, görevini yap! Bu sana yeter.
22 İnkârcı muhataplara nükteli bir meydan okuma. Parantezli ünlem, kelimede içkin olan ince ironiye işaret eder.
23 Bakara 23-24 ve Yûnus 38'de bu meydan okuma mutlak olarak herhangi bir sûre içindir. Buradaysa "on sûre getirin" şeklinde yer almaktadır. Bu, bazı müfessirleri Yûnus sûresinin Hûd'dan sonra indiğini sonucuna götürmüştür (İbn Atıyye). Menâr sahibi bu meydan okuyuşun kıssalar için geçerli olduğunu söyler.




Hûd Sûresi 9-19. âyetler. Bayraktar Bayraklı Tefsir Dersi


71-Hud Suresi 1-24 / Mustafa İslamoğlu - Tefsir Dersleri











Hiç yorum yok:

Yorum Gönder