Kovulmuş şeytanın şerrinden Rahmân Rahîm Allah'a sığınırım
1 Tâ-Sîn!1
Bunlar Kur'an'ın, yani açık ve açıklayıcı olan ilâhi kelâmın âyetleridir:2
Bunlar Kur'an'ın, yani açık ve açıklayıcı olan ilâhi kelâmın âyetleridir:2
2 inananlar için bir rehber ve bir müjdedir.3
3 Onlar ki, namazı hakkını vererek kılarlar, arınıp yücelmek için ödenmesi gereken bedeli öderler;4 zira onlar, âhirete gönlü yatarak inananların ta kendisidirler.5
4 Âhirete inanmayanlara gelince...Biz onlara yapıp ettiklerini süslemişizdir; bu yüzden onlar saplandıkları (kuşku) bataklığında debelenip dururlar;6
5 azabın en kötüsüne duçar olacak kimseler işte böyleleridir; ve onlar, evet onlardır en büyük kaybı yaşayacak olanlar.
6 Ve elbet sen de bu Kur'an'a, her şeyi bilen, her hükmünde tam isabet edenin katından nail kılınmaktasın.
3 Onlar ki, namazı hakkını vererek kılarlar, arınıp yücelmek için ödenmesi gereken bedeli öderler;4 zira onlar, âhirete gönlü yatarak inananların ta kendisidirler.5
4 Âhirete inanmayanlara gelince...Biz onlara yapıp ettiklerini süslemişizdir; bu yüzden onlar saplandıkları (kuşku) bataklığında debelenip dururlar;6
5 azabın en kötüsüne duçar olacak kimseler işte böyleleridir; ve onlar, evet onlardır en büyük kaybı yaşayacak olanlar.
6 Ve elbet sen de bu Kur'an'a, her şeyi bilen, her hükmünde tam isabet edenin katından nail kılınmaktasın.
Dipnotlar
1 Nüzul sürecinde ilk geçtiği Kalem 1'in ilk notuna bakınız.
2 Kur'an'ın mubîn vasfı, ister yüceltme ister inkâr sûretinde olsun, her tür anlaşılmazlık iddiasını reddeder (12:1; 26:2, not 2 ve2).
3 Vahyin içeriğinde yer alan müjdeler hariç, bizzat kendisi bir müjdedir. Yani, Allah'ın insandan umut kesmediği müjdesidir.
4 Lafzen "zekâtı verirler". Taberî bu ibâreyi alternatif bir anlam olarak "günah kirinden kendilerini arındırırlar" mânasını verir. Çevirimizin gerekçesi için bkz: 7:156, not 116. Mekkî olan bu âyet, çok daha sonra ölçü ve kuralları belirlemiş bir ibadete dönüşecek olan "zekât"ı ifade etmekten çok, Hâkka 34, Fecr 18, Mâ'ûn 3,7 gibi âyetlerde dile getirilen inkârcı mantığın zıddını ifade etmektedir.
2 Kur'an'ın mubîn vasfı, ister yüceltme ister inkâr sûretinde olsun, her tür anlaşılmazlık iddiasını reddeder (12:1; 26:2, not 2 ve2).
3 Vahyin içeriğinde yer alan müjdeler hariç, bizzat kendisi bir müjdedir. Yani, Allah'ın insandan umut kesmediği müjdesidir.
4 Lafzen "zekâtı verirler". Taberî bu ibâreyi alternatif bir anlam olarak "günah kirinden kendilerini arındırırlar" mânasını verir. Çevirimizin gerekçesi için bkz: 7:156, not 116. Mekkî olan bu âyet, çok daha sonra ölçü ve kuralları belirlemiş bir ibadete dönüşecek olan "zekât"ı ifade etmekten çok, Hâkka 34, Fecr 18, Mâ'ûn 3,7 gibi âyetlerde dile getirilen inkârcı mantığın zıddını ifade etmektedir.
5 İmân kalbin yönelişi, îkân yöneldiği şeyden kalbin mutmain olmasıdır. Kelimenin türetildiği yakîn, bilginin marifeti de aşıp fehme ulaşması ve artık insanın iç dünyasının karar kılması halidir (Râğıb).
6 Ya'mehûnun türetildiği el-ameh "şaşkınlıktan dolayı bir işte tereddüde düşmek" (et-tereddüt fi'lemr mine't-tehayyür) anlamına gelir. Böyle olan sanki "kör" biri gibi davranır.
6 Ya'mehûnun türetildiği el-ameh "şaşkınlıktan dolayı bir işte tereddüde düşmek" (et-tereddüt fi'lemr mine't-tehayyür) anlamına gelir. Böyle olan sanki "kör" biri gibi davranır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder